Hayatta ilk kez uçağa binmek için Esenboğa'ya gitmiştim. Hatta hiç unutmam; belki bir daha uçağa binemem diye havalimanına gelmişken hazır bir mekâna girip kahve içmiştim. "Şu hayatta havalimanı tokatı da yedim, bu çentiği de attım." dedim. Hesapta kahveye ödediğim para ile o günü ölümsüzleştirmek vardı.
Ne yazık ki evdeki hesap çarşıya uymadı...
Uçaktan indiğimde hava o kadar sıcaktı ki yaptığım yolculuk, Esenboğa'dan Ercan'a değil de, kıştan bahara yapılan bir yolculuktu âdeta. Uçaktan inerken montum elimdeydi, yirminci adım gibi kapüşonlumu da çıkarttım. Üstümde tişört ve gömlek vardı, günlerden cuma, ayın on dokuzu, aylardan ocak.
Giriş işlemleri ile birlikte "şuraya geçin" dediler. Bekledik bir süre, yeterli sayıya erişilince bir otobüse bindirildik ve bir birliğe teslim edildik. Çeşitli isimler okundu, ismi okunan o birlikteydi, biz kaldık. Bekleyin dediler, bekledik. Hava çok güzeldi, âdeta yemenin-içmenin olmadığı bir piknikteydik.
Hayatının tamamını bozkırın ortasında geçirmiş benim için o an harikaydı. Ocaktı, sıcaktı, etrafta palmiyeler vardı. Daha ne olsun... Yemeğe götürdüler, yemek bitince kantinden çay aldık. Kantinde atari salonu atarisi vardı, jetonlu... Etrafı kalabalık olduğu için hangi oyun olduğunu göremedim.
Tek derdimiz telefon kalmıştı. On metre ötemizde telefon kartı ile çalışan telefon olsa da onu çalıştıracak kart kimsede yoktu. Oysa çantamda belki çalıştıracak bir makine bulurum umuduyla koyduğum, Kasım'da alınmış, Türk Telekom kartları vardı. Birinden "merhaba" diyecek kart buldum, dedim de.
Akşama doğru yağmur yağdı, hava biraz soğudu fakat üstümüzde tente olduğundan rahatımız yerindeydi. Yemeğe götürüldük, tekrar beklemeye koyulduk. Bizi alması gereken birlikler almaya gelmemiş, orada o gece misafir edilecektik. Son kez kantine gitmemize hak tanındı. Kantinde televizyon açıktı, üstelik bu sefer berbat müzikler çalmıyordu. Bir haber sunuluyordu. Tam olarak hangi kelimeler kullanılmıştı hatırlamıyorum ama özetle "Hrant Dink öldürüldü" haberiydi bu.
Keşke o gün, havalimamında ödediğim para ile ölümsüzleşseydi...