2013/11/24

24 Kasım

Ben bir öğretmen çocuğuyum ...

Gece 1 saatimi verdim ; tanıdığım , arkadaşım olan bütün öğretmenlere , öğretmenlik mesleğini yapmasalar da eğitim fakültesi mezunlarına , eğitim fakültesi mezunu olmayıp da ders veren her kişiye ya mesaj yolladım ya da gün içerisinde aramak için bir kenara not ettim.

O yüzden uzun ya da kısa "Öğretmenler Günü Kutlu Olsun" tadında bir şeyler yazmak istemiyordum...

Derken aklıma yukarıda yazdığım ilk cümle geldi...

Unutmamak-unutturmamak için yazayım istedim...

Dün Ankara'yı gördünüz mü ? Ben şimdi o konu hakkında uzun uzadıya yazmıyayım , ama görmemişseniz google'a bir soruverin , dün ne olmuş...

Ayıp değil mi ?!?

"Öğretmenler gününe özel dosya masrafsız kredi" sloganın geçtiği bir ülkede / dünya'da yaşamak ...

Ayıp değil mi ?!?

"Ooof cumartesi - pazar yok , 3 ay yatış" diye ağzımızın suyu akar ya hani... Adam/kadın senin çocuğunu geleceğe hazırlıyok , bırak o kadar da tatil yapsın. Ha yok yapmasın illaki istiyorsan o illa ki senin çocuğunla ilgilenme durumunda olduğundan senin çocuğun da sürekli olarak okula gidicek . (Gerçi çocuk gürültüsü yok , bu bazı ebeveynlerin hoşuna gidebilir)

"Canım al sana diploma" diyerek verilen ama "işlevsiz" olan o Eğitim Fakülteleri diplomaları... KPSS ile atanmayı beklenen sayısız öğretmen...

Sondan başa gidelim.

Sadece atanamayan öğretmenler değil , diplomaları işlevsiz olan her kişiden ;

Üç ay mis gibi yatıyorsunuz diye suçlanan bütün öğretmenlerden değil , sürekli olarak sömürülmeye çalışılan bütün işgörenlerden ;

Özür dilerim... Benim bu haksızlıklarda muhtemelen hiç payım yok. Ama bu ülkede yaşıyorum. Yaşananlardan ben de sorumluyum. İşte o yüzden özür dilerim.

Bu arada "öğretmenler gününde / bayrama özel (vb) dosya masrafsız kredi" veren bankacılık sistemi... Beni cidden üzüyorsun... Yekta Kopan bile seslendirse üzüyor o reklamların beni...

Günü anlatan resim . 
Annemi ne zaman eski bir öğrencisi arasa , ziyaret etse mutluluğu gözlerinden okunur. Emekli bir öğretmen kendisi. Evde. Şükürler olsun...

Peki ya evlerinde olamayan öğretmenler. Kaçırılmış , öldürülmüş olanlar. Onları unutmalı mı ? Ailelerine sabır dilerim.

Bize "her gün" yanlış kutlatıldı. O yüzden hepsinin değerini yitirdik. Hepsini ellerimizle değersizleştirdik.

En azından öğretmenler gününü ve öğretmenleri değersizleştirmemeliyiz.

Öğretmen değersiz olursa öğrenciler de değersizleşecektir...



2013/11/09

Fişşek Gibi

Ne dündü ama...

Soğuk havada çay eşliğinde sıcacık bir muhabbet geçmişti bir arkadaşım ile aramda... Tanıştığımız ilk günler hakkında konuşmuştuk , gittiğimiz yerler , yaşadığımız komik anılar...
Sonra konu spora döndü , sohbet döndü dolaştı ve Amerikan parkelerine seriliverdi. O parkelerin üstünden Malone'lar , Jordan'lar , Kemp'ler , Olajuwon'lar geçmişti...

Dayanamadık , PS oynatan bir mekanda aldık soluğu. Eskilerden Rockets - Supersonics ve Bulls - Jazz maçlarını yaptık. Maç ile alakasız her cümlemiz "aa bak bu da vardı" üzerineydi.


Air Jordan Postacı'ya karşı...
Maçlar bitti , eve gitmek için arabaya bindik. Radyoyu açtığımda önce bir Livaneli şarkısı çalıyordu. Bir anda 93 senesinin yazındaki o sıcağı hatırladım. Sonrasında ise Tilbe'nin çıkış şarkısı olan Delikanlım çıkıverdi kolonlardan. Yanımdaki arkadaşa "abi yeminle söylüyorum şu an 90 küsurlu o yılın yaz ayında olduğumu hissettim" dedim. Yine konuşmaya devam ettik , ve konuşmanın özeti "aa bak bu da vardı" idi. Araba durmuş tam arkadaşım inecekken birinin ismini daha zikredecektim tam ... O an dilemme yaşadım , muhabbete devam edelim mi yoksa geceyi burada bitirelim mi ? Geceyi bitirmeyi seçtim... O isim bende kaldı.

Sabah olunca aklıma yine o isim geldi.

"Şimdi acaba nerelerdedir , ne düşünüyordur  , zalim midir , ork mudur , yoksa insan mıdır ?" düşünceleri kafamı yokluyordu. Bilgisayarı açıp S harfine basmıştım ki bir telefon geldi , kahvaltı yaptım sonra unuttum gitti...

Birkaç saat geçmişti ki...

O kişinin öldüğü haberini işittim.

Bir arkadaşım beni psişik olmakla suçlar. O geldi aklıma.

Şimdi o kişinin son durumlar ile alakalı düşüncelerini merak etmiyorum. Zihnimde kalan figürün değer yitirmesini istemiyorum.

İçtendi , sevimliydi , çok yanlışlar yaptı belki ama onlardan daha çok doğruları da oldu...

Ben o kişiyi unutabilirim , herkes unutabilir. Ağrı - Doğubayazıt'ta ismi baki kalacaktır...

http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/04/03/964479/okulumuz_hakkinda.html

Ne diyeyim...
Mekanın cennet olsun Savaş Ay...
Güle güle şapkalı adam...


2013/11/04

Kasımda Aşk Başkadır

Kasımda aşk başkadır...

Sosyal medya ile fenomen haline gelmiş bir film adı...

Film adı diyorum , film diyemiyorum. Çünkü kasım ayı yaklaşırken filmi unutmuş bir sürü insan bile kasımda aşkın bambaşka olduğundan bahsederken filmden dem vuruyor. Güzeller güzeli Charlize Theron ve Neo olarak hafızalara kazınmış Keanu Reeves'in başrollerini -yani aşıkları- canlandırdığı filmdir.Keza aynı ikili 1997 senesinde Şeytanın Avukatı'nda yine iki aşığı oynamıştır.

Önemli olan kasımda aşkın başka olup olmaması değil. Önemli olan aşktır , aşık olabilme , aşık edebilme ihtimalidir...

Bir ihtimaldir , bir umuttur bizi bu hayatta tutan.


Kasım ile alakalı diğer sosyal medya fenomeni ise...

5 Kasım'dır...

 "Remember, remember, the fifth of November, the gunpowder treason and plot. I know of now reason why the gunpowder treason should ever be forgot."


Yukarıdaki metin yazılır sosyal medyaya...
Mesele ne Guy Fawkles'dir. Ne V'dir mesele...

Mesele yine "umut"tur.

Özgür olabilme , varolabilme umududur.

O yüzden 5 Kasım unutulmaz , o yüzden unutulmaz V ...

O filmi her izleyiş bir hayal ediştir halkların özgür dünyasını. Siyasetçiye , patrona ve hatta mahallenin dedikoducu bakkalına atılan bir yumruktur belki de.

O yüzden Kasımda aşk da başkadır ; Hatırla 5 Kasım'ı hatırla...

Bırakın insanlar umutlarıyla varolsunlar...


Remember ! ! !