90'lı yılların başlamasıyla basketboldan ivmelenme oldu. Müessese takımları devreye girdi, basketbol tarihine adları yazılacak oyuncular gelmeye başladı -ki bu oyuncuların isimleri bizim kalbimize altın harflerle yazılmıştır- rekabet arttı, etrafta gerginlik yoktu.
Neden mi ? Çünkü müessese takımları çoktu, çünkü Spor Kulübü olarak anılan Futbol Takımlarımızın taraftarı etrafta değildi. Tribüne giden de basketbol dergisi-gazetesi alan da basketbol sevdalısıydı.
20 yıl önce bugün bambaşka bir noktaya geldik (En azından geldiğimizi sanıyorduk)
"Son 2 saniye , son 1 saniye , evet kupa bizim" , "... 77-70 maçı veriyoruz ama kupayı alıyoruz. Türkiye, Avrupa'da ilk kupasını alıyor bir takım olarak"
Bu sözler 13 Mart 1996 günü Stefanel Milano - Efes Pilsen Koraç Kupası Finali 2. maçını anlatan Murat Murathanoğlu'na ait.
Gelelim kadroda kimler vardı...
Petar Naumoski... Terini formasıyla silen oyun kurucudur. Ne söylense az.
Conrad McRae... McRae Hava Yolları. Sempatik insandı rahmetli.
Ufuk Sarıca... Şampiyon basketbolcu ünvanını, şampiyon "coach" olarak devam ettirmekte.
Mirsad Türkcan... NBA'de forma giyen ilk oyuncumuz.
Volkan Aydın... Savunma, üçlük...
Tamer Oyguç... Alan savunmasının bütün yükü onun omuzlarındaydı
Murat Evliyaoğlu... Başka takıma gitse süper star olabilirdi. O 6. adam olmayı tercih etti.
Hüseyin Beşok... Tamer Oyguç'u dinlendiren ve sonradan da onun yerini alan önemli pivot.
Bora Sancar, Mustafa Kemal Bitim, Alpay Öztaş, Erdal Bibo ... Oyuna gerek savunmayla gerekse hücum yönleriyle katkı veren oyuncular.
Peki ya ne oldu ?
Cevap ne yazık ki kocaman, uçsuz bucaksız bir hiç...
Hani başta demeye çalıştım ya futbola çok da benzemezdi diye.
Aslında benziyor...
"Bizim UEFA kupamız var tamam mı?"
"Bizim Dünya üçüncülüğümüz var tamam mı?"
"Bizim Avrupa üçüncülüğümüz var tamam mı?"
Yukarıdaki cümleyi sarf eden futbolsever ile basketbolsever arasında fark yok.
Çünkü bir basketbolsever de "Bizim , Türk Basketbolu olarak kulüpler bazında Koraç Kupamız ve Dünya-Avrupa Şampiyonalarında Gümüş Madalyamız var, tamam mı ?"
Neyse, eleştiri bir yere kadar...
Yukarıdaki kadroya ekleme yapmak gerekirse. Başantrenör Aydın Örs'ü , antrenörler Ergin Ataman ve Oktay Mahmudi'yi , Doğan Hakyemez'i Pano Natof'u unutmamalı...
20 yıl geçse de o an ki heyecanı ve sevinci asla unutamam...
Teşekkürler.
20 Sene Önce Bugün |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.