Doksan üç yılının mayıs ayında, hayatımda ilk kez tek başıma konsere gitmiştim. Haftanın ilk günü, bir öğretmenimiz hafta sonu tatilimizi nasıl değerlendirdiğimizi sormuştu. Tek başıma bir konsere gittiğimi, öğrendiğinde memnuniyetsizliğini "biraz küçük değil misin?" cümlesi ile dile getirmişti.
"Biraz küçük değil misin?"
O yaştaki bir çocuk için iltifattı âdeta. Hemen hemen her çocuk gibi, bir anda büyüyüp, kocaman olmak o yaşlar için bir yergi ya da bir yargı cümlesi değil de bir iltifat.
Haftalar sonra ekran başında gördüğüm olaylar, küçük bir çocuk olduğum gerçeğini yüzüme vurdu.
Kısaca ben, yaşıtım milyonlarca insan gibi, her iki temmuzda hüzünlü bir çocuğum. Ne olanları aklım alır ne de öfkem diner.
Ne zaman ki suçu olan her kişi hukuki olarak cezasını alır, o zaman öfkem belki diner.
Bütün bunlara ek; bir gün öfkem dinse bile yaşananları, kayıpları asla unutamam, unutturmayacağım.
--- ! --- |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.