2013/05/28

Reklamlar

Eskiden hayatımızımın bir yerindeydi reklamlar. Ekranda siyah-beyaz bir girdap oluşurdu ve reklamlar yazısı belirirdi. Ne zaman reklam olacağını bilirdik .
Şimdi ise rengarenk bir girdap mevcut. Biz ise belli bellirsiz "bu girdap içerisinde ürün yerleştirme vardır" yazısını okuyarak geçirebiliyoruz ancak ömrümüzü.

Yurt Gazetesi'nin internet sitesinde alıntılayayım.

"Yazar Tuna Kiremitçi’nin rol aldığı banka reklamında Attila İlhan’ın en ünlü şiirlerinden dizelerin izinsiz kullanılması, Attila İlhan’ın ailesini ve vakfı da harekete geçirdi. Attila İlhan’ın “Ayrılık da sevdaya dahil” dizesinin “Evlilik masrafı sevdaya dahil” şeklinde, “Ben sana mecburum bilemezsin” dizesinin “Ben kartlara mecburum bilemezsin” şeklinde, Yahya Kemal’in “Ayrılık vakti gelmişse zamandan” diye başlayan ünlü şiirini “Kapanma vakti geldiyse bu hesaptan, bir hüzün kalkar bu kasaptan” şeklinde okunması büyük tepkiye yol açtı.

Yazar Cezmi Ersöz, “Bir yazarın, bir şairin banka reklamında rol alması zaten başlı başına bir skandal. Hele ki şiirimizin en güzel dizeleri, o reklamda tahrif edilerek kullanılıyorsa, bunu yapan kişinin yazarlıkla da, şairlikle de ilgisinin kalmadığını gösterir. Acı verici bir durum. Attila İlhan ve Yahya Kemal’in dizelerinin bir banka reklamında kullanılmasını kınıyorum” dedi."

Tuna Kiremitçi eski şiirleri reklamlarda yapısal olarak bozarken


Aslında bu saygısızlık ne Attila İlhan'a ne de Yahya Kemal'e...
Bu saygısızlık hepimize. Sanatına saygısı olmayan bir toplumun kendine saygısı olması ne yazık ki beklenemez.

Devlet Tiyatroları kapatılıyor. Tek bir açık sebebi var. Devlet (hükümet) halkın bilinç damarlarından biri olan sanat damarını tıkamak için elinden geleni yapıyor ve ne yazık ki yapacaklar da.

Televizyonlarda reklam kuşaklarında bazen an geliyor 5 reklam varsa 3 tane de kamu spotu veriliyor. Kamu spotları da reklamlarla aynı işi yapıyor da ondan. Ufak ufak haplar insan vücuduna girince kocaman hale geliyor. Kendi bilinç (!) seviyelerini yaratıyorlar.

Reklamlar demişken...
Reklamcılar , reklam veren yapı firmaları ; yalvarırım artık "Şehrin tam merkezinde" tabirini kullanmayın. Bunun büyük bir yalan olduğunu o şehre , o bölgeye hiç gitmemiş olsam da , bir gram bilgim dahi olmasa da "yalan" söylediğiniz hemen anlaşılıyor.


Temsili - Şehrin Tam Merkezinde

Reklamcılar , müzisyenler ve reklam verenler.
Üzgünüm ama ara ara dünyanın küfürü ediliyor sizlere.
Derdim reklamda kullanılan şarkılar ile alakalı.
Albümlü olan her şarkının reklamlarda çalınmasına karşıyım.
Düşünün...
Ben belki o şarkıya aşk yüklemişim ; sen "buz gibi için oohhh" diyorsun
Ben belki o şarkıya hüznümü gömmüşüm bir yakınım ölmüş ; sen kalkmış "şehrin tam merkezinde" diyorsun.
E peki ya müzisyenler para kazanmasın mı ?
Üzgünüm ama benim için ; benim anılarım ve hayallerin , müzisyenin cüzdanından daha değerli.
Reklama şarkı yazsınlar , reklamda oynasınlar .
İnternet bankacılığı reklamının şarkısını -muhtemelen yazan- seslendiren Nil Karaibrahimgil ; hayattan rengi çıkarttığımızda geriye neyin kalacağını düşündürüren reklamda oynayan müzisyenler buna örnektir.
TEB'in Aile Akademisi reklamında Hababam Sınıfı müziğini kullanması. Değerli TEB yetkilileri ; o yaptığınız beni çok üzdü.

Kısacası bir sanat eseri ; eserin sabihinden ziyade , eser ile etkileşim haline giren kişiye aittir. Zaten eser ile etkileşim haline giren bir tek kişi bile yoksa o eser için sanat denilemez...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.