2011/10/21

Kaktüslü çölde halay , hayaldir çiçek bahçesi

Ateşi benim evime düşmese de her zaman üzüldüğüm iki olay vardır. Biri doğal afetlerdir. Hatırlar mısınız bilmem ama bu topraklarda 17 Ağustos 1999'da dev bir deprem olmuştu. Doğal afetlerin tepe noktasıdır ve umarım ki öyle de kalır.
Dalga dalga yayılmıştı o keskin koku bütün ülkeye. Benim bir tane bile akrabam , arkadaşım ölmemişti o depremde. Üstelik yaşadığım şehirde söz konusu deprem hissedilmemişti bile ! Lakin milli vicdanım , almış olduğum aile terbiyesi ya da (ki muhtemelen en doğrusu budur ki) insan olmamdam ötürü o geceyi asla unutamam.
NTV muhabirinin feryadı halen gözümün önündedir. Canlı yayında kendi ailesinin evinin yıkılmış olduğunu görür.
17 Ağustos beynimde doğal afet simgesi olarak mıhlanmıştır.
5 yılda bir yaz mevsiminin sonuna doğru Karadeniz Bölgesindeki toprak kaymalarının , çığların , sellerin ortak simgesidir 17 Ağustos ...

Doğal afetlerin haricinde düzenli olarak beni üzen diğer konu ise terör ! ! !
Terörün her türlüsü üzse de en çok hüzne boğan PKK Terörüdür.

Anadolu'dan Görünüm

Ben siyah önlüklü bir ilkokul öğrencisi iken her pazartesi günü okuldan çıktığımda Güntaç Aktan'ın sunduğu Anadoludan Görünüm izlemek durumunda kalmış olan bir neslin üyesiyim. İzlemek durumunda kalmak tabirini kullandım bunun sebebi o dönemlerde özel kanalların olmaması , TRT 3-4-5-6'nın olmamasıydı.

TRT 6 ! ! !

Biz Anadoludan Görünüm'den TRT 6'ya nasıl geldik ? Cevap : Hiçbir şey yapmayarak ! ! !
Yıllarda Anadolu'dan Görünüm kafasında geçtik , bir anda TRT 6 kafasına geçtik. Alamancı gibiyiz şu an. Ne Anadolu'dan Görünüm'deyiz ne de TRT 6'dayız. Futbol tabiri ile "kontrpiye'de kalan kaleci" gibi kalakaldık. Kalemizde golü gördük , sonrasında da moral bozukluğundan gol üstüne gol yedik.


Peki ya sıkıntı nereden kaynaklanmakta ? Söz konusu iki kafada zaten temelden sıkıntılı olmakla birlikte bu 2 hale geçiş sürecimizin olmaması her tarafta sıkıntı yaratmıştır. Kaktüsü bol bir çölde çiçek bahçesi üretmeye çalıştılar.

Habur

Kaktüs yıllarca elimizi kanattı , Habur'da 19 Ekim 2009 tarihinde halaylarla açılan çiçek bahçesinde de sonuç değişmedi. Bunun sebebi çiçek bahçesi sadece görüntüde vardı , çiçeklerin hepsi kartondandı , güller de kartondandı ama dikenleri gerçekti , elimiz kanadı.

Elimiz kanayınca gözümüzden de yaş akıyor.

Helal !

Bitmeyen slogandır. "Şehitler ölmez , vatan bölünmez"
Gerçeği söylemek gerekirse şehitler de ölüyor , vatanı da bölüyorlar. Dikkatli olmak lazım. Gözleri 2 - 4 - 8 açmak lazım.
Hiç cenaze namazına gittiniz mi ?
Ölene hakkınız helal edip etmediğinizi sorarlar ve cevabı klasiktir "Helal olsun".
Peki ya 30 yıldan beri bu yolda ölenlere sorduklarında bize haklarını "helal edecekler mi"
Bu vatan nüfusun %5'ine peşkeş çekilecek ve geriye kalan %95 buna sessiz kalacak ! ! !
Zihninizi vicdanınıza yaklaştırın. Siz olsanız o durumunda kanınızı , hakkınızı helal eder misiniz ?

Çağrı ! !

Ülkemizdeki en büyük 3 sorun ; ekonomi , terör ve dış ilişkiler. Bu 3 temel sorunda birilerinin iki dudağı arasında bağlanmış kalmışsak , bence istifa etmelisiniz Sayın Başbakan.19 Ekim 2009'da çekilen halayların da 19 Ekim 2011'de dökülen gözyaşlarının sorumlusu sizsiniz.

Bir çağrı da sokaktaki vatandaşa yapmak gerek. Sokaktaki vatandaşın büyük bir kısmı gibi ben de sosyal medya kullanan bir bireyim. Benim gibi bireylere buradan seslenmek istiyorum. Vatan ne "facebook" üstünden korunmuyor , ne de profil resmini değiştirerek gösterdiğiniz "tepki"yi malum kişiler alabiliyor.
Bu yaptıklarınız vicdan rahatlatmaktan başka birşey değil.
Çıkılacaksa meydanlara çıkalım , ama içimizdeki ateşin mantığımızı geçmemesi lazım. Meydanlara çıkalım etkinliği düzenlemekten bahsetmiyorum. Meydanlara çıkmaktan bahsediyorum!!!

Son olarak ;

Benim ailemden hiçbir birey teröre şehit olmadı . Ama her şehitte ben , bizzat defalarca öldüm !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.