2013/06/09

Mandal !

Senai Demirci'ye cevaben...
Senai Demirci'yi -ismini bugün öğrendim- ilk kez 2-3 yıl önce TRT'de yayınlanan iftar programının sunucusu olarak gördüm.

Yanına hocalar , imamlar , hafızlar geldiğinde eğreti bir şekilde hiç de yakışmasa da insanları ve ne yazık ki kendini kandırırcasına boynu bükük oturmasına sinirlenip kanalı değiştirmiştim.

Arada sırada yine televizyon vasıtası ile karşıma çıkmış olsa da düşünceleri hakkında bir bilgim yoktu. Tek bildiğim ve tek hatırlayabildiğim şey boynunu eğreti olarak bükmesiydi.

Şimdi ona sesleneyim...

Abisi...

"Beni %50 seçti. Çoğunluğun hakkını azınlığa yedirmem" diyen mantık ve ne yazık ki matematik dışı laflar edebilen bir kişinin başındaki hükümetin referandumla dahi olsa yapacağı anayasanın meşru olma durumu var mıdır ? Referandum diyorum. Çünkü benim,sizin ve herkesin sandık başına gittiğinde destekleyeceği yasalar olup desteklemeyeceği yasalar olacaktır. Ama ya evet ya da hayır demek durumunda kalacağımızdan o olabilecek anayasa meşru değildir.


Barış süreci derken ?

Bayım sizin valideniz hiç sokaktan geçen mandalcıdan mandal temin etti mi ? Ben anlatayım. Ev mandaldan geçilmese bile evin hanımı mandal almak için evdeki eski kılık kıyafet ya da gazeteler mandalcıya verilir uzun pazarlıklar sonucunda da mandal sayısında anlaşılır ve evin annesi mandallar ellerinde büyük bir gururla evin içine girerdi. Bazen pazarlıklar o kadar çetin geçerdi ki evin hanımı gaza gelip çocuğunun üstündeki hırkayı çıkarttırıp bile mandalcıya verirdi...

Sizin o barış süreci dediğiniz şey aslında ne yazık ki tamamiyle "gururla mandal taşımaktan" ibarettir.


Yeni yatırımlar unutuldu !

Her mahallede bir "bu sefer zenginiz" vardır bilir misiniz ? Sırayla mahalleliden gerçektende iyi niyetli bir şekilde sermaya toparlar. "Bu sefer zengin oluyoruz , hazırlanın yatlarla buradan Antalya'ya gidiyoruz" der. Her seferinde de mahallelinin parası batar. Bu adam da elinden geleni yapmıştır ama ya piyasa şartlarından anlamıyordur ya kendisini de birileri tarafından dolandırılmıştır. Boynu bükük şekilde uzaktan belirir , mahallenin kahvesine gelir , bir çay söyler. "Ne zaman alıyoruz yatı" diye sorduklarında da üzüle üzüle ağlatır.

Elimizdeki gücü , birilerine peşkeş çekmek için satıp , sonrasında da onun üstüne bir bardak soğuk su içmek... En sonunda da kendi çeşmemizin suyu için para ödemek.

Bayım biraz özelleştirmeler , banka satışları , medya kuruluşu satışları nasıl yapılmış bunu bir araştırın da sonra "yatırım"lar hakkında konuşalım...

Sevgilerimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.