2011/04/10

Anvil! The Story of Anvil

Bugününe kadar bu blog'dan film önerisinde bulunmadım.
Ama taze taze izlemişken bunu önermek zorunda olduğumu dile getiriyorum.
İzlemek istediğiniz şey bir "başarı" hikayesi ise mutlaka izlemelisiniz "Anvil! The Story of Anvil"i .


Böyle bol soslu , bol şatafatlı bir başarı öyküsü görmeyeceksiniz. Hatta filmin (aslında bir belgesel) sonunda bana küfür bile edebilirsiniz. Sizden ricam yazının kalan kısmını filmi izledikten sonra okumanız.
2008 yapımı filmi izlemek için internetten sipariş vermeniz ya da yine interneti kullanmanız gerekmekte.


Filmi izleyenler gelsin...

1978 senesinde (bu yazıyı okuyanların büyük kısmı daha doğmamıştı bile) kurulan bir heavy metal grubusunuz. Stadyumlar , turneler , albümler . İnsanların ilgisi üzerinizde. Tek bir sıkıntınız var. Doğru zamanda doğru yerde olamamak.

Doğru zamanda , doğru yerde bulunsaydı Anvil şu an belki de "purolarını dolarla yakacaklardı".
"Ulan , başarı hikayesi diye babaladın , izledik de bir halt yok adamlarda. Adam (Lips) eziğin teki" diye serzenişte bulunabilirsiniz.

Ama unutmayın ...

Adamlar bıkmadan usanmadan müzik yapmak için savaşıyorlar ve vazgeçmemişler. 25 yaşında plak şirketlerini dolaşıp "albüm kaydettik , basar mısınız ?" demek kolay. Bunu 50 yaşına geldiğinizde yapacak mısınız ?
Ya da şöyle sorayım. 30 yıllık bir müzik kariyeriniz olsa ve albüm yayınlatmak için kapı kapı dolaşacak olsanız...
Kaçınız kabul eder ?

Bir konserde karşınızdaki 200 kişinin kocaman açılmış gözleri ve terlemiş ama mutlu suratlarını görmek için cebinizden para verir misiniz ? Yoksa beni zamanında 10.000'lerce kişi dinledi , umrumda olmaz mı dersiniz...

Anvil'in yerinde olsanız halen savaşır mısınız ?
Adamlar halen savaşıyor . Halen o ya da bu şekilde ayaktalar. İşte bu yüzden de başarılılar.

Lisede dinledim Anvil'i ilk kez. Favori gruplarım arasına girmedi ama dinlemekten zevk aldım. Belgeseli ilk duyduğumda bana üzücü geleceği için (adamlar ezik lan düşüncesinin bir yansıması) izlemek istemedim. Bugün artık izlemem gerektiğini düşündüm.

Kabul ediyorum belki de bir "The Shawshank Redemption" değil.Bokun içinde yüzdükten sonra kahrolası hapishane müdürünün gasp ettiği paralarla alınmış spor arabaları yok. Ama zaten Heavy Metal demek çoğu zaman "spor arabanın içindeki fıstıklar"dan ziyade terli 8-9 adamın konser sonrası tanışık olsa da olmasa da sevinçten birbirine sarılması değil mi ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.